Günümüzde kalp hastalıkları, diyabet, obezite, bazı kanser türleri ve osteoporoz gibi pek çok ciddi hastalıkların giderek yaygınlaşmasının temelinde, çocukluktan itibaren başlayan yanlış beslenme alışkanlıkları yer almaktadır. Yüksek yağ içerikli öğünler, büyüyen porsiyonlar, yetersiz posa tüketimi, saflaştırılmış besinler, basit şeker kullanımı gibi nedenlerden dolayı sağlıksız nesiller yetişmektedir.
Hızlı büyüme ve gelişmenin başladığı ilköğretim çağındaki çocukların (6-12 yaş) sağlıklı bir şekilde büyümeleri ve başarılı olabilmeleri için doğru beslenme ile desteklenmeleri gerekmektedir. Genellikle okul hayatının başlamasıyla birlikte çocuklarda yanlış beslenme alışkanlıkları da artmaktadır. Çocuğun ne miktarda ve hangi tür besinlere ihtiyacı olduğunu bilmemesi, düzensiz besin alımı, yanlış besin seçimi, besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasında hatalı uygulamalar, okullarda verilen ve yenilen besinlerin uygun olmayışı beslenme sorunlarına neden olmaktadır.
OKUL ÇOCUĞUNDA BESLENMENİN ÖNEMİ
Okul, bireyin en üst düzeyde psikolojik ve biyolojik gelişimini ve kültür değişimini sağlayan sistemlerin başında gelir. Çocuklarda 6-12 yaş ilkokul dönemini içermekte ve nüfusumuzun %16.8’ini 6-12 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. Bu dönem, büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu, yaşam boyu sürebilecek davranışların büyük ölçüde oluştuğu bir dönemdir. Bu hızlı büyümeyi sağlayabilmek için gerekli enerji, protein, vitamin, mineral ve diğer besin öğelerinin, yeterli ve dengeli bir beslenme planı oluşturularak sağlanması gerekmektedir. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa çocuğun gelişim, zekâ düzeyi ve bağışıklık sistemi de o denli güçlenir. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuk hastalıklara karşı dirençsiz olur, sık sık hastalanır ve bu yüzden okul başarısı düşer. Bu nedenle okul başarısını arttırmak, sınıf tekrarlarını azaltarak eğitim ve öğretimin maliyetini düşürmek ve gelecek nesillerin daha güçlü ve sağlıklı olmalarına temel hazırlamak için çocukların beslenmesine önem verilmelidir.
OKUL ÇOCUĞUNUN BESLENMESİNİN ÖZELLİKLERİ
Okul çocuklarının beslenmesinde ana ilke, yeterli ve dengeli beslemelerini sağlamak, aile dışında zararlı etkilerden ve alışkanlıklardan korumak ve caydırmak, iyi alışkanlıkları pekiştirmek ve yenilerini kazandırmak; beslenme konusunda bilinçlenmesine yardımcı olmaktır. Çocuklarda beslenme çocuğun yaşına, cinsiyetine, vücut ağırlığına, fiziksel aktivitesine göre düzenlenmelidir. Okul çağı çocuğunun toplum yaşamına ilk kez bilinçli olarak girdiği bir dönemdir. Okul öncesi çağda çocuğun beslenme alışkanlıklarını aileden etkilerken, okul çağında ise daha çok arkadaşlar, reklamlar ve öğretmenlerden etkilenmektedir. Özellikle de annenin çalıştığı durumlarda, çocuklar okul çıkışı çevrede bulunan satıcılardan simit, sandviç, pamuk helva, tatlı, patlamış mısır gibi yiyecekler alarak veya evde kendi kendine gelişigüzel yiyecek hazırlama sonucu yanlış beslenme alışkanlıkları edinmektedirler.Bu nedenle çocuğun yeterli ve dengeli beslenebilmesi aile ve okul bir bütün olarak rol almalı
ve çocuğun beslenmesinin yeterli olup olmadığı uzman kişiler tarafından mutlaka takip edilmelidir.
En Önemli Öğün Kahvaltı!
Okul çocuklarında yapılan araştırmalar çocukların büyük çoğunluğunun kahvaltı etmeden okula gittiklerini göstermektedir. Başlıca nedenler arasında çocuğun sabah erken kalkamaması, canının istememesi ve özellikle kahvaltı etme alışkanlığı olmayan annenin çocuğa da bu alışkanlığı kazandırmış olması yer almaktadır. Oysaki tüm gece süren açlık sonrası yeni bir günün başlangıcında, çocuğun güne hazırlanabilmesi için mutlaka kahvaltı etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kendini güçsüz hisseden çocuğun başı döner, yeterli enerji oluşmadığı için zihinsel faaliyetleri de özellikle dikkat, çalışma ve öğrenme yeteneği azalır bu da okuldaki başarısını olumsuz etkiler. Sağlıklı beslenme için üç öğün yemek önemlidir. Büyüme çağında ara öğünlerde de süt, ayran, meyve suyu, peynirli ekmek vb. besinlerin tüketilmesi uygundur.
OKUL ÇOCUKLARINDA GÖRÜLEN BESLENME BOZUKLUKLARI VE NEDEN OLDUĞU SORUNLAR
Yapılan araştırmalarda çocukların okulda hamburger, tost, kola, simit, çubuk kraker, kek vb. yiyecekleri çok sık tükettikleri saptanmıştır. Ülkemizde bulunan bu yaş grubundaki 13.5 milyon çocuğun % 16’sında beslenme bozukluğu görülmektedir. Buna bağlı olarak çocuklarda;
- Vitamin yetersizliği
- Diş çürükleri
- Bağırsak parazitleri
- Demir yetersizliğine bağlı kansızlık
- Gelişim geriliği ve kısa boyluluk
- İştahsızlık ve zayıflık
- Şaşırı enerji alımı ve yetersiz hareket nedeniyle oluşan şişmanlık
- Dikkat süresinin azalması ve algılama sorunu
- Öğrenmede güçlük
- Okulda devamsızlık görülmektedir.
ÇOCUĞUNUZ İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ
Okul çağına kadar çocukların beslenmesini kontrol altında tutmak mümkündür. Ancak okula giden çocuğun nasıl beslendiğini izlemek zordur. Beslenme programını düzenlerken, çocuğunuzun, damak eğilimlerini göz ardı etmeden, günlük ihtiyaçlarına yanıt verebilecek aynı zamanda öğrenme yeteneğini artıracak bir program olmasına özellikle dikkat edin. Onun okulda nasıl ve ne kadar beslendiğini izleyebilmek için öğretmen ve okul aile birliği ile sürekli temas halinde olun. Besinlerden günlük alınan enerji, protein, vitaminler ve minerallerin vücutta elverişli olarak kullanılabilmesi için dört besin grubu dediğimiz zeka ve bedenen büyüme ve gelişimi için, oldukça önemli olan protein kaynağı et grubu, kemik – diş gelişimi, sinir sistemi ve kasların düzenli çalışması için gerekli vitamin ve mineralleri içeren süt grubu, temel enerji kaynağımız olan karbonhidrattan zengin olan ve B vitaminlerinden zengin tahıl grubu ve vitamin ve mineral ihtiyacımızın büyük bir kısmını karşıladığımız vücut direncin artmasından, sindirim sisteminin düzgün çalışmasına kadar vücudumuzun çalışmasında oldukça önemli rolü sebze-meyve grubunda yer alan besinlerin öğünlere dengeli bir şekilde dağıtılması gerekir.
– Okul Çocuklarının Beslenmesinde Ailenin Alabileceği Önlemler
- Beslenme konusunda, çocuklarınıza örnek olmaya çalışın. Siz kahvaltı yapmıyorsanız çocuğunuzun kahvaltı yapmasını, siz süt içmiyorsanız çocuğunuzun süt içmesini beklememelisiniz. Unutmayın ki çocuklar her zaman ebeveynlerini örnek alırlar.
- Çocuğunuzu mutlaka güne kahvaltı yaparak başlamasını sağlayın. Unutmayın ki kahvaltı günün en önemli öğünüdür.
- Kahvaltıda çay yerine süt içmesini sağlayın.
- Yumurta önemli bir protein kaynağı olduğundan mutlaka her sabah kahvaltısında bulundurun.
- Öğle yemeklerini okulda yiyorsa eksik olan besinleri kahvaltı, ikindi ve akşam yemeklerinde mutlaka tamamlayın. Çocuğunuzun günde üç ana öğün ve iki ara öğün yemek yemesini, ana öğünlerde her besin grubundan yeterli miktarda tüketmesini sağlayın.
- Çocuğunuzun nitrit- nitrat içeren ve ileride mide kanserine neden olabilen salam, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etler yerine balık, tavuk ve kırmızı et tüketmelerini sağlayın. Eğer bu besinleri tüketmekte ısrar ederse yanında mutlaka C vitamini içeren portakal ve greyfurt gibi meyvelerin de taze olarak tüketilmesini sağlayın..
- Hazırladığınız sandviçleri gümüş folyoya da jelatinle sıkıca paketleyip, havayla temas etmelerini engelleyin. Böylece besinin tazeliğini korumuş olursunuz.
- Kola gibi asitli içecekler yerine ayran ve süt içmesini sağlayın. Eğer sütü sevmiyorsa meyve veya nesquikle tatlandırabilir veya puding şeklinde sütün tüketimini sağlayabilirsiniz. Yine meyveli yoğurtlar da çocuğunuzun ilgisini çekebilir..
- Çocuğunuza şeker içeren hazır meyve suları yerine, C vitamini içeren taze sıkılmış meyve suyu hazırlayın.
- Mevsimine göre mandalina, elma, şeftali, muz, çilek gibi çocuğunuzun rahatça tüketebileceği meyveleri tercih ederek gerekli vitaminleri almasını sağlamalısınız.
– Okullarda Beslenme Programı ve Uygulaması
- Beslenme programının amacı; öğrencilere temel beslenme bilgileri kazandırma, öğrenilen sağlık ve beslenme bilgilerinin uygulamaya konulması, yemek yeme alışkanlıklarının öğretilmesi, yanlış beslenme alışkanlıklarını düzeltme ve doğru beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme konusunda beslenme eğitimi almış uzman tarafından çocuklara, ailelere, okul yönetimindeki kişilere, öğretmenlere ve kantin işletmecilerine beslenme eğitimi verilmelidir.
- Yemekhane ve kantinlerin sağladığı yiyecekler mutlaka denetlenmelidir.
- Okul dışında satıcıların açıkta yiyecek satmalarının engellenmelidir.
- Okulda beslenme programını ya da saatini yöneten ve uygulayan sorumlunun beslenme alanında yetiştirilmiş olması gerekir. Bu sorumlu kişi yemek sırasında öğrencileriyle birlikte olmalı, fırsatlardan yararlanarak ve öğrencilerin ilgilerini yönlendirerek yenen besinler ve beslenme konusunda öğretici ve eğitici bir ortam yaratmalıdır.
ÇOCUKLARDA OBEZİTE SORUNU VE ÖNLEMLER
Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda şişmanlık, “vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu” olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, nöroendokrin etmenler, psikolojik sorunlar, cinsiyet, eğitim düzeyi, evlilik, doğum sayısı, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir. Son yıllarda önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak kabul edilen obezite, sıklıkla çocukluk (sıklıkla 5-6 yaşlarında) ya da adolesan dönemde başlamaktadır. Çocukluk döneminde obezite oluşumunda bir çok faktör rol oynamaktadır.
Obezite çeşitli fizyolojik ve psikolojik sorunlarla da ilişkilidir. Yapılan çalışmalar, Türkiye’de obezitenin henüz öncelikli olmamakla birlikte önemli bir sorun olduğunu göstermektedir. Sağlığın geliştirilmesinde önerilen sağlıklı yaşam tarzı yaklaşımı, obezitenin önlenmesinde de yer almaktadır. Çocukların yaşam tarzında bir iyileştirme yapılmadığı takdirde obezite, yakın gelecekte en akut halk sağlığı sorunu haline gelecektir. Çünkü çocukluk çağında yağ hücrelerinin sayısı; erişkin dönemde ise hacmi artmaktadır. Bu da ilerleyen süreçte kişiyi geri dönüşü olmayan bir yola sürüklemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle şehirlerde yaşayan çocuklarda obezite alarm verecek şekilde giderek artmaktadır. Dünyadaki 5-17 yaş grubundaki 155 milyon çocuk kilolu. Bunların yüzde 2-3’ü, yani yaklaşık 30-45 milyonunda ise ciddi obezite var. Ergenlik döneminde kilolu olan çocukların erişkin döneminde de kilolu ya da obez olma olasılığı %70. Obezitenin köklerinin çocukluğa uzanmaktadır. Bu oran anne veya babadan herhangi biri şişman ise %40’a, her ikisi de şişman ise %80’e çıkıyor. Obezite aynı zamanda, çocuklarda vücut ve benlik imaj ve algılamalarıyla ilgili bozukluk, sıklıkla tembel, aldırmaz ve aptal olarak algılanma ve bu çocukların okulda şiddet kurbanı olarak seçilmesi gibi günlük yaşamda da bazı olumsuzluklara neden oluyor. “Çocukların en kısa zamanda bu ‘obesitojenik’ (aşırı besin alımının, hareketsiz yaşantının kabul edildiği) çevreden uzaklaştırılması gerekir” Çocuklar okul dışı uyanık kaldıkları zamanın neredeyse yarısını ekran önünde hareketsiz olarak geçirmekte, çok meşgul anne-babalar bu durumu onaylamakta, çoğu da sokakta oynama yerine evde oturmanın daha güvenli olacağını düşünmektedir. Obezitenin oluşum nedenlerinde son yapılan çalışmalar ışığında; enerji alımının %1 artması, ancak daha da önemlisi enerji harcamasının %13 azalması yer almaktadır. Bu bağlamda aşağıdaki ilkelere bağlı kalmakta yarar vardır:
- Çocuklar yürüme mesafesindeki yerlere arabayla değil, yürüyerek götürülmeli.
- Günde en az 30 dakika aktivite yapmayı sağlayacak ortam ve yaşam biçimi oluşturulmalı.
- Saatlerce televizyon ve bilgisayar önünde zaman geçirmesini önleyecek fiziksel aktivite içeren faaliyetler düşünülmeli.
- Fiziksel faaliyet gerektiren oyuncaklar alınmalı, gerektiğinde çocukla birlikte oyun oynanmalı.
- Çocuğun okul spor faaliyetlerine katılımı (futbol, voleybol, basketbol, yüzme) teşvik edilmeli.
- Alışverişte sağlıksız besinler yerine, yararlı besinler satın alınmalı,
- Çocukla birlikte sofraya oturulmalı.
- Çocuk asla diyete sokulmamalı, bol bol sebze ve meyve yemesi önerilmeli.
- Çocuğun sebze yemeyi reddetmesi halinde, ısrar etmeden ve hiçbir yorum yapılmadan bu önünden kaldırılmalı, ancak sabırla sebze yemeği sunulmalı.
- Çocuğun sebzeyi yemesi halinde ödül olarak pasta, tatlı, çikolata, şekerleme önerilmemeli. Bu durum çocukta bu tür gıdaların daha değerli olduğu imajını yaratır.
- Anne ve babanın yemediği, sevmediği hiçbir şeyi çocuğun yemesi beklenmemeli. Sonuçta çocuk ailesini örnek alacaktır. Ailenin öncelikle kendi beslenme düzenini gözden geçirmesi gerekebilir.
- Kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebze ve meyveler gibi lif içeriği yüksek besinler seçilmeli, gün içerisinde 2 litre kadar su içilmelidir.
- Çocuğa yiyecek parası vermek yerine yanına elma, muz gibi bir meyve konulmalı; gofret, bisküvi, çikolata gibi besinler yasaklanmamalı. Bu, onları daha çekici yapar. Ancak tüketilen miktara ve tüketim sıklığına dikkat edilmelidir.
Tablo 1. Ergenlik Çağı Çocuklar İçin Önerilen Günlük Besin Miktarları
Besin Grupları | 7-11 Yaş Grubu | 12-17 Yaş Grubu |
1- Süt ve Ürünleri Süt-Yoğurt Peynir-Çökelek | 2 Su bardağı 1 Kibrit kutusu | 2 Su bardağı 1 Kibrit kutusu |
2- Et-Yumurta-Kuru baklagil Et-Tavuk-Balık Yumurta Kuru baklagil | 2 Köfte kadar 1 Adet (günde) 1-2 Servis kaşığı | 2 Köfte 3-4 Adet (haftada) 2 Servis kaşığı |
3- Sebze ve Meyve Yeşil Yapraklı Sebzeler Turunçgiller Diğerleri | 2 Servis kaşığı 1 Orta boy 1/2 – 1 Porsiyon | 2 Servis kaşığı 1 Orta boy 1 Porsiyon |
4- Tahıllar Ekmek Pirinç-Bulgur | 3-4 Orta dilim 1-2 Servis kaşığı | 5-7 Orta dilim** 2 Servis kaşığı** |
5- Yağ ve Şekerler Yağ (yemeklerin içine giren) Pekmez, tahin, reçel, bal Şeker* | 1-2 Yemek kaşığı 1-2 Yemek kaşığı 4-5 Yemek kaşığı | 2-3 Yemek kaşığı** 1-2 Yemek kaşığı 5-6 Yemek kaşığı |
* Şeker tatlıların ve içeceklerin içine giren miktarı gösterir. ** Kızlarda azaltılır.
You must be logged in to post a comment.