Bu çağ 1-5 yaş arasını kapsamaktadır. Bir yaşına gelen bir çocuk her türlü besine alıştırılmış olmakta ve aile ile birlikte sofraya oturmaktadır. Bu yaştaki çocukların günlük enerji ve besin öğeleri ihtiyacı çocuğun yaşına göre değişmekle birlikte aşağıdaki besin grupları ile karşılanmalıdır.
Tablo 1. Okul Öncesi Çağı Çocuklar İçin Önerilen Günlük Besin Miktarları
Besin Grupları | 1-3 Yaş Grubu | 4-6 Yaş Grubu |
1- Süt ve Ürünleri Süt-Yoğurt Peynir-Çökelek | 2.5 Su bardağı 2/3 Kibrit kutusu | 1.5 Su bardağı 1 Kibrit kutusu |
2- Et-Yumurta-Kuru baklagil Et-Tavuk-Balık Yumurta Kuru baklagil | 1 Köfte kadar 1 Adet 2/3 Porsiyon | 1 Köfte 1 Adet 2/3 Porsiyon |
3- Sebze ve Meyve Yeşil ve Sarı Diğerleri | 1/2 Porsiyon 2/3 Porsiyon | 1/2 Porsiyon 1 Porsiyon |
4- Tahıllar Ekmek Bisküvi Pirinç-Bulgur | 1-2 Orta dilim 2-3 Adet 2/3 Porsiyon | 2 Orta dilim 4-5 Adet 1 Porsiyon |
5- Yağ ve Şekerler Yağ (yemeklerin içine giren) Şeker* | 1.5 Yemek kaşığı 5 Yemek kaşığı | 2 Yemek kaşığı 5 Yemek kaşığı |
* Şeker, tatlıların ve içeceklerin içine giren miktarı gösterir. Bu dönemde en önemli nokta çocuğun iyi bir yemek yeme alışkanlığını kazanmış olmasıdır. Çocuk ilk duygusal bağlarını kendisini besleyenle kurmaktadır. Bu bakımdan çocukların yemek yeme alışkanlığını kazanmasında ailedeki büyüklerin özellikle de annenin tutumunun çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu dönemde beslenmede en önemli sorunlar çocukların yanlış beslenme alışkanlığı kazanmalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum öncelikle. malnütrisyon dediğimiz yetersiz ve dengesiz beslenmeye yol açmaktadır. Anneler çocuklarının günlük besin ihtiyaçlarını bilmediklerinden ve beslenmeyi karın doyurma olarak düşündüklerinden çocuğu genellikle tek tip besinlerle beslemekte veya besin değeri düşük olanları vererek ihtiyacını karşılayamamasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda çocuğun büyüme – gelişmesi yavaşlamakta ve durmaktadır. Hatta kazandığı ağırlığı bile kaybedebilmektedir.
Bu yaşlardaki yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda fiziksel gelişimin yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme yeteneklerinin de olumsuz yönde etkilendiği görülmektedir. Daha sonraki yaşlarda çocukların fiziksel gelişimleri beslenme durumlarının iyileştirilmesi ile bir dereceye kadar düzelebildiği halde mental gelişimlerindeki bozukluğun yeterli ve dengeli beslenen çocukların düzeyine erişemediği görülmekte ve bu durum okul çağında kendisini göstermektedir. Bilindiği gibi çocuklarda beyin gelişiminin 1/3’ü anne karnında olmakta, geriye kalan gelişim doğumdan sonra devam etmekte ve 5 yaşına kadar tamamlanmaktadır. Beyin hücreleri yapıldıktan sonra yenilenmediği için gelişme döneminde yeterli besin sağlanamazsa meydana gelen bozukluk hayat boyu devam etmektedir. Ailenin kendi çocuğunu başka çocuklarla karşılaştırarak onlara ihtiyacından fazla besin vermesi ya şişmanlık sorununun ortaya çıkmasına ya da çocuğun besinlere isteksizlik duymasına ve yemek istememesine yol açmaktadır. Ailelerin çocuk beslenmesi ve besinler konusundaki yanlış batıl inançları ve sosyal adetleri çocuğun yetersiz ve dengesiz beslenmesinin ve bazı besinlere alışamamasının bir diğer nedeni olmaktadır.
ÇOCUKLARA SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMA
Çocukların beslenme alışkanlıkları; ailenin sosyal ve ekonomik durumu, eğitim düzeyi, alışkanlıkları, gelenek ve görenekleri, dinsel inançları, çevre koşulları gibi çok çeşitli etkenlerin etkileşimi ile oluşur. Yeterli ve dengeli beslenme düzeni, iyi alışkanlıkları olan ailede büyüyen ve zamanında ek besinler verilmeye başlanan çocuklara iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmak kolaydır. Bu çocukların beslenmesinde önemli sorun çıkmaz. Kazandırılması gereken davranışlar ancak sağlam bir eğitimle yerleştirilebilir. Çocuğa iyi beslenme alışkanlığı kazandırmada; annenin ve öteki aile bireylerinin çocuğa ve birbirlerine davranışlarının uyumlu, ölçülü, tutarlı ve sevecenlik içinde olması önemli rol oynar. Çocuğu eğitmek görevini ve sorumluluğunu paylaşan bireylerin, çocuğun beslenmesi konusunda hoşgörülü ve anlayışlı davranışlarında bir sınırlılık olması gerekir. Ancak sınırların da sınırları aşılmamalıdır. Katı yasaklar ve cezalandırma, sınırsız hoşgörü, çocuğun her istediğini verme ve yapma gibi davranışlarla iyi alışkanlıklar kazandırılamaz. Aile bireylerinin tutum ve davranışlarının ölçüsüz ve dengesiz olması, çocuğun ruhsal durumunun değerlendirilememesi, eğitim düzeyinin düşük olması, değer yargılarının gerçekçi olmaması, bireyler arasında uyumsuzluk gibi çok çeşitli etkenler çocuğun beslenmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını zorlaştırır. Çocuk, aile bireylerinin beslenme konusunda söylediklerinden çok yaptıklarından etkilenir ve onların yaptıklarını taklit eder. Beslenme saatleri ve aile sofrası, çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna getirilmelidir. Aile sofrasında tartışma, sürtüşme, acı ve üzüntü verici konuşmalar yapılmamalı, çocukla da ilgilenilmelidir. Büyükler; belirli yiyecekleri sevmediklerinden; çocuğun az yediğinden, iştahsız olduğundan ve bazı besinleri sevmediğinden söz etmemeli, başka çocuklarla karşılaştırma yapmamalıdırlar.
Kendi kendine yeme becerisi gelişinceye dek çocuğa yardım edilmeli, sonra çocuğun kendisinin yemesi sağlanmalı, çocuğa aşırı yardım edilmemelidir. Anlayabilecek yaşta ise, çocuğun hoşuna gidebilecek konuşmalar açmalı, ilgisi yönlendirilerek sorularından ve fırsatlardan yararlanılarak iyi alışkanlıklar kazanmasına yardım edilmelidir. Yine, kendi kendine yiyebilecek çocuğa başkasının yedirmesi de doğru değildir. Çocuk beslenmesinde yapılan yanlışlardan biri de, çocuğun isteklerini ön plana alarak tek lezzetteki besinlere alıştırılması, bazılarına ise diyette yeterli yer verilmemesidir. Örneğin çocuk, şeker, çikolata ve benzeri tatlılara aşırı düşkünlük gösterecek şekilde alıştırılır, bunlar ödüllendirme, avutma, sevindirme aracı olarak kullanılır; diyette zamanında sebze ve meyve bulundurulmaz. Bu durumları önlemek için, çocuk küçükken yemeğinde her lezzetteki besinlere yeterince yer verilmelidir. Yemek ve kahvaltı sırasında ya da aralarında şekerleme, pasta, kurabiye, kolalı içecek ve benzerlerine alıştırılmamalı, yalnız bu tür besinlere yasak da konmamalıdır. Çocuk, zevk aldığı bir oyun oynarken yemeğe çağrılmamalı, gerekirse yemeğe yakın, ilgisi başka yöne kaydırılmalıdır. Yorgun, huzursuz ve kuşkulu olduğu anlarda yedirilmeyip biraz beklenmelidir. Bu anlarda yemeğe zorlanırsa, beslenmeye ilgisi azalacağı gibi sindirim güçlüğü de çekebilir. Ayrıca, yiyeceklerin çok sıcak ve soğuk da olmaması gerekir. Okul öncesi çocuklarına kişisel temizlik alışkanlıklarının da kazandırılması gerekir. Yemekten önce ve sonra ellerinin yıkanması, dişlerinin temizliği, yıkanmadan meyve yenilmemesi gibi konularda çocuklara iyi alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Çocuğa, sağlıklı beslenme, kişisel bakım ve temizlik kurallarına uyma, günlük yaşantının olağan bir parçası olarak benimsetilmeli; bu konularda aile büyükleri öğüt vermekten çok örnek davranışlarda bulunmaya özen göstermelidirler. Çocuklara dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmada sık yapılan ve yapılmaması gereken davranışlardan bazıları şunlardır:
- Zorlama, tehdit, korkutma: Zamanında ve yeterli miktarda yemediği, etrafı kirlettiği, çok yediği için ya da başka nedenlerle çocuğa maddi ve manevi baskı yapmak, bağırmak, korkutmak, zorla yedirmeye çalışmak, cezalandırmak gibi davranışlar çocuk üzerinde sonradan düzeltilemeyecek zararlı izler bırakır ve bu yollarla iyi sonuç alınmaz.
- Çocuğun her istediğini yapmak ve yedirmek: Çocuğa aşırı ilgi göstermek, sonsuz hoşgörü, onun isteklerine boyun eğmek, ne istiyorsa yapmak, vermek gibi davranışlar çocuğa iyilik değil kötülüktür. Sınırsız hoşgörü ile, ölçülü, dengeli bir kişilik yapısı gelişemez.
- Eğlendirerek yedirmek: Şarkı söyleyerek, dans ederek, televizyon seyrettirerek, peşinde dolaşarak ya da benzeri hareketlerle ilgisini başka yönlere kaydırma yoluyla çocuğa yemek yedirmeğe çalışmak doğru değildir.
- Acele ettirmek ya da oyalamak: Çocuk yemek yerken çok acele ettirmek, gereksiz yere oyalanmasına göz yummak uygun bir tutum değildir.
- Yarıştırma, kıskandırma: Yeterli yemediği için başka çocuklardan cılız ve çelimsiz olduğunu, başka çocukların iyi yediğini söylemek, kıskançlık duyurarak yedirmeye çalışmak gibi davranışlar yanlıştır.
- Pazarlık, yalvarma, ödüllendirme: Yemeğini ya da belirli bir yiyeceği yediği taktirde çocuğa oyuncak, şekerleme, çiklet almaya söz vermek, istediği bir yere götürmeyi beslenmeyle “pazarlık” konusu yapmak ve yemesi için yalvarmak gibi davranışlar doğru değildir. Bir an için olumlu sonuç alınabilirse de, bu ve benzeri yollarla çocuk eğitilemez. Yemeği, istediğini elde etmek aracı ve pazarlık konusu yapmaya başlayan, dediğini ailesine yaptıran bir çocuk üzerinde bir disiplin kurmak bir yana, aile çocuğun tutsağı olmaya başlar. Bir an için sevinç kaynağı olabilen bu “kolay elde etmeler, kolay ödüller” yaşam boyu mutsuzlukların, başarısızlıkların, tutarsızlık ve uyumsuzlukların başlangıcı olur.
Çocuğun beslenmesi ve eğitim sorumluluğunu taşıyan bazı kişiler çocuğun ne pahasına olursa olsun yemesini isterler ve genellikle başka türlü yediremediklerinden, yukarıda belirtilen yollara başvurduklarından yakınırlar. Oysa, çocuk sağlıklı ise zorlamadan, üzerine aşırı düşülmeden de yemeğini yiyebilir. Aşırı çaba gösterme yerine, çocuğun birkaç öğün yeterince yememesini sorun haline getirmemeli, yiyecek istemesi beklenmelidir. Çünkü normal olan çocuk birkaç öğün az yemekle bir şey olmaz. Normal olan çocuk acıkacağından, onun yemek istemesinin beklenmesi daha doğru olur. İştahsız ve büyüme geriliği olan çocuklarda bir hastalık olabileceği düşünülmeli ve doktor kontrolünden geçirilmelidir. İyi beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında çocuğa yalnız kısa süreli zevk verecek davranışlarda değil, daima çocuğun geleceği de düşünülerek sevecen, hoşgörülü olması, disipline dayanan eğitim yolu uygulanmalıdır. Bunun sınırları çocuğun yapısal, psikolojik ve sosyal çevresinin özelliklerine göre belirlenmelidir.
You must be logged in to post a comment.